Tango Tarihi ve Stiller
Tango dans olarak 19. yüzyılın sonlarına doğru BuenosAires ve Montevideo (Uruguay’ın başkenti) dolaylarında başladı. İlk başlarda bu bölgede yapılan danslardan sadece bir tanesiyken, kısa zamanda popüler olarak sahnelerde, sokaklarda yerini aldı. 20. yüzyılın başlarında tango dansçıları ve orkestraları, Buenos Aires ve Montevideo’dan Avrupa’ya giderek bu dansı yaymaya başladı. Avrupa’da ilk tango çılgınlığı Paris’te başladı ve sonrasında Londra, Berlin ve diğer önemli kentler de bu salgına katıldı. 1920’lere doğru gelindiğinde tango, New York ve Finlandiya’da da önem kazandı. Tango buralara geldiğinde daha az beden teması olacak şekilde değişime uğrayarak “salon tangosu”’na dönüştü.
1929’da bütün dünyayı etkileyen büyük ekonomik buhran ve sonrasındaki siyasi krizler sırasında Tango, anavatanı Arjantin’de de büyük bir düşüşe geçti. 1950’li yıllarda Juan Perón hükümetinin tangoyu bir milli değer ve ulusal gurur meselesi haline getirmesiyle tango tekrar altın yıllarını yaşasa da Perón hükümeti sonrasında Arjantin’de yaşanan askeri diktatörlük, halkın sosyal mekanlarda toplanmasını yasaklaması ve sonrasında ortalığı kasıp kavuran “Rock’and’Roll” çılğınlığıyla tekrar unutulmaya yüz tutmuştur. Tango, bu dönemlerde küçük dans klüplerinde yaşamını sürdürüp 1980’lerde dünya çapında canlanarak tekrar hayatadönmüştür.
Arjantin’in sokaklarında ilk çıktığı dönemlerde ayıplanan, hor görülen bir dansmış tango. Büyük şehre alışamamış göçmenler sıkıntılarını, hüzünlerini atarlarmış bu dansla sokaklarda. Daha sonra ise salonlara girmiş tango ve tüm dünyaya yayılmaya başlamış, Buenos Aires‘ten yola çıkarak. Tabii ki tutkusu, hüznü, yaşanmışlığı, anlamı, güzelliği, öfkesi, hırçınlığı da artmış giderek ve artmaya devam ediyor. Artık, dünyanın her yerinde “milonga” denilen gecelerde her gün yüzbinlerce, milyonlarca insan tango yapıyor.
TANGO STİLLERİ
Tango Salon
Salon tarzı tangoda genellikle vücut dik bir pozisyon alır ve dans tutuşu açık ya da kapalı olabilir. Salon tarzı, kendi eksenlerinde kalan her iki partner tarafından karakterize edilir ve partnerin kalça dönüşlerine izin veren esnek bir kontağı korur. Dansçılar her zaman dans çizgisinin farkında olmalıdır. Salon tarzı tango genellikle 4 4’lük tango müziğinin güçlü vuruşlarına dans edilir.
Tango Milonguero
Milonguero tarzı tango genellikle hafifçe yaslanmış bir duruş ile kapalı tutuşta dans edilir. Partnerler, dönüşler dahil tüm dans boyunca sürekli üst vücut temasını korumalıdır. Partnerlerin kalça pozisyonları dans boyunca paralelliklerini korur.
Club Tango
Kulüp tarzı tango salon ve milonguero tango stilleri bir karışımıdır. Kulüp tarzı kapalı tutuşta dans edilir, partnerler dönüşler sırasında açık tutuşa geçerler. Kulüp tarzı tango dik duruşla dans edilir.
Tango Canyengue
Tango canyengue 1920'lerde ve 1930'larda ortaya çıkan dansın tarihsel bir formudur. Bu tarz, daha küçük adımlara izin vermek için tipik olarak bükülmüş dizlerle hareket eden dansçılar kapalı tutşta dans ederler. Küçük adımları vurgulamak için vücut hareketleri abartılır.
Tango Nuevo
Tango Nuevo (yeni tango) tango dansının temel yapısal hareketlerinin dikkatli bir analizi ve yeni adım kombinasyonlarının keşfi üzerine bir stil olarak gelişti. Tango Nuevo, dik duruşta açık ve gevşek bir tutuş içinde dans edilir ve her dansçı kendi eksenlerini korumalıdır. Bu tarz geleneksel tango müziği veya daha çağdaş, tango olmayan müzik ile yapılabilir.
Fantasia
Fantasia (show tango) tango sahne şovlarında dans edilmektedir. Birkaç farklı tango stilini birleştiren Fantasia, açık tutuş ile yapılır. Bu tango tarzı abartılı hareketler ve genellikle temel sosyal tango ile ilişkili olmayan “ekstra” dans elemanları ile karakterizedir. Ek hareketler genellikle bale dans tarzından alınır.
Buradan devam edin
Tango Yapmak İçin Sebepler
Neden Tango? (Bir Tangosever, yazar, düşünür Artem Maloratsky )
Bir çok Tango bağımlısı kendine bu soruyu sormaz, severler ve ne için sevdiklerini bilirler... 13 yıldır beni Tango'nun içinde tutan bir dürtüm var ve bu hiç azalmadı. Fakat bu tarz akıl dışı duygular yanında aynı zamanda bu dansı bu kadar çok çekici hale getiren temel nitelikleri anlamaya çalışıyorum. Deneyimlerime göre, Tango aşağıdaki 3 şekilde de pozitif bir güce sahiptir
-keyifli bir dinlenme ve konforlu bir sosyal ortam olarak
-bir terapi etkinliği olarak
-kültürel açıdan çok önemli bir sanat formu, insanin bilinçli evriminin bir aracı olarak.
Bu maddeleri teker teker acarsak.:)
En basit anlatımıyla Tango, diğer herhangi bir sosyal dans gibi yeme-içme etrafında oluşan boş zamanlar için mükemmel bir alternatiftir. Ben şahsen sosyal olarak pek de rahat olmayan bir insanım, restoranlar, barlar ve kokteyl partilerde uzun saatler geçirmekten hiç hoşlanmazdım. Tango ortamı bana başkalarıyla beraber biraraya gelmek için çok daha doğal bir ortam hissi verdi. Benim için saatlerce birisiyle dans etmek onunla 5dk konuşmaktan daha kolaydı. Konuşma daha kolay gelse dahi, Tango için sağlanan tükenmez konular içeren çok anlamlı bir konuşma olurdu. Benim için insanlarla buluşmak dansın olduğu ortamlarda daha doğal oluyor-dans aralarındakı sık sık küçük konuşmalar saatler süren dans ile çok daha ikna edici ve daha kaçınılmaz hale geliyor. Rusya'da doğup büyümeme rağmen, daha bilinçli olarak kültürel önemini farketmeden önce kendimi Milongaya (Tango gecesi-ortam) ait hissettim. Herhangi bir işyeri veya okul tanıdıklarına oranla aynı tarz müziği ve dansı sevenlerin bir araya gelmesi bana daha mantıklı geldi. Tangonun bir diğer benzersiz özelliği karşı cinsle duygusal ama cinsel olmayan bir etkileşim olmasıdır. Bir kişiye diğer bir kişinin psiko-fiziksel bir varlığını içgüdüsel olarak deneyimleme imkanı verir. İnsanların kendilerini cinsel ilişki içine girmeden bir erkek veya kadın olarak ifade etmelerinin en muhteşem yoludur.
Tango dans etmek için bir diğer sebep ise bu dansın gerçekten bir çok seviyede terapi ve tedavi edici özelliği olmasıdır. Herşeyden önce güvenli ve her yaşta kolaylıkla yapılabilen hafif bir bedensel bir aktivitedir. Aynı zamanda kendinizi iyi hissetmenizi sağlar ve diğer bir çok egzersizden çok daha keyiflidir. Tango başka bir insanla fiziksel temas sağladığı için otomatik olarak terapi edicidir. Modern kültürlerde her geçen gün daha faza insan kendini izole edilmiş ve fiziksel temastan uzak hissediyor, özelliklede yalnız yaşayanlar. Başka bir insan tarafından kucaklanmak, sarılmak dans sırasında dahi olsa bir insanin modunda büyük fark yaratıyor. Fakat Tangonun daha büyük terapi gücü ilişkilerimizi (özelliklede karşı cinsle) metaforlaştırmasında yatıyor. Tango 3 dakikalık kısa bir aşk ilişkisi olarak da tanımlanmıştır. Çünkü Tango tutuşu çok yakındır ve dans tamamen doğaçlama şekilde işler bu da kişinin karakter ve ilişki kalıplarını ifade eder. Bunları dışardan gözlemlemek hiç de kolay değildir, dans eden kişi ancak rahatlıkla bunu görebilir. Tango aslında ilişki için bir ön modeldir. İlişkiyi daha önceden güvenli bir şekkilde deneyimleme olanağı verir. Başarısız olmak asla gerçek hayatta bir ilişkide başarızı olmak kadar korkunç değildir. Tangonun bir diğer terapi edici özelliği ise kaçınılmaz yaratıcı bir eylem olmasıdır her defasında başka bir şekilde dans eder başka bir şekilde yorumlarsınız. Aynı şarkıyı bile her dans ettiğinizde farklı dans edersiniz. Bu nedenle insanın yaratıcı potansiyelini geliştirir daha fazla sezgi ve içgüdü ile temas halinde olmasını sağlar. Günümüz dünyasında insanlar bu şekilde yaratıcı bir hobi için yeterli alan bulamıyorlar. Bilinen bir gerçek ise 'Bir insanın kendini özgürce ifade edebilmesi o kişinin refahında büyük bir fark yaratır.'
Bence Tango yapmak için en büyük neden (ki bunu bilinçli evrim bölümünde tartışmak gerekir) evrimsel sanat formu olarak icra edilebilir olmasıdır. Tango; İnsan olmanın genel gelişimi için kullanılan bir araç seviyesinde duyularımız, motor becerilerimiz, içgüdülerimiz ve hislerimizin (bütün psiko-fiziksel) bir bileşenidir.
Tango bize genel ile ilişkide olmanın en derin ilkelerini öğreten yaratıcı bir etkileşimdir. Bu şekilde bakıldığında, en iyi uzakdoğu dövüş sanatları gibi Tango da bireysel zihin, vücut ve ruhun pozitif dönüşümü için bir araç olarak kullanılabilir. Bu amaç ile uygulandığında, tango bir bütün olarak bireylerin kültür ve refahını geliştirmek için önemli çok az rastlanabilen sanat formu haline gelir. Ancak Tangonun bu potansiyelinden yararlanmak için doğru bir yaklaşım gereklidir. Bu bende, danstaki ilerlemenin anahtarının temel yetenekler olan durmak, yürümek ve düşünceyi kontrol etmek olduğunu farkettiğim anda başladı. Bundan sonra bu sanat formunun nasıl çalışıldığı durumda kişisel gelişimle direk bağlantılı olabileceğini anlamaya çalıştım. Bu da benim görüşüme göre sanatsal bir çalışmayı arındırmak anlamına gelir. Sonuçta hem dansımdaki hemde genel refahımdaki en büyük iyileşme ve gelişmeyi hissetmem benim bu yazıları yazmamdaki en büyük motivasyondur.
Kaynak: Artem Maloratsky www.tangoprinciples.org
Buradan devam edin
Arjantin Tango Müziği Tarihi
Tango, Amerika kıtasının Güney yarım küresinde bulunan ve 1880 yılında Arjantin’in başkenti ilan edilen Buenos Aires’de doğmuştur.
Buenos Aires , 19. yüzyılın ikinci döneminde eski dünya olarak tabir edilen İspanya Almanya İtalya Hollanda ve Portekiz’den yeni bir hayat hayaliyle bu şehre göç eden göçmenlerden dolayı büyük ve yeni bir umut kapısı şeklinde görülmüştür . Ancak bir süre sonra Arjantin’e göç etmiş olan bu insanlar için sonuç hiç de beklenildiği gibi olmamıştır. Vatan hasreti, düş kırıklıkları , öfke ve hüzün duygularını yaşamaya başlayan toplumun alt kesimindeki bu insanlar duygularını dışa vurmak için yollar aramışlardır.
1865’de nüfusunun %65 ni erkeklerin ve yalnız insanların oluşturduğu Arjantin’de şehrin bakımsız kenar mahallerinde, küçük evlerde ve pansiyonlarda yaşayan halkın eğlenceleri şarkı söylemek, eğlence sunan yerlere gitmek ve oradaki kadınlara kendilerini beğendirebilmek için dans etmekti. Tangonun ilk adımlarının atıldığı bu dönemde dans çalışmalarını erkekler sokak aralarında kendi aralarında yapmışlardır. Erkekler kendi aralarında çalıştıktan sonra gittikleri eğlence mekanlarında kadınları etkilemek için bu dansı yaparken Bir süre sonra kadın ve erkeğin bu denli alışılmadık yakınlıkta dans etmeleri bu dansın yer yer tepki görüp ayıplanmasına neden olmuştur. Her şeye rağmen başlangıçta hor görülen bu müzik ve dans hızla yayılmaya devam etmiştir.
Dans bir yandan gelişimine devam ederken, bu müziği çalan orkestralar da bir yandan biçimlerini bulma arayışına çıkmışlardır. Tango müziğini icra eden ilk orkestralarda temel üç ensturman, keman, flüt ve arp olmuştur. Bir süre sonra arp yerini gitara bırakmış bu da müziğin perküsif tarafını bir nebze olsun güçlendirmiştir. Bu küçük başlangıç döneminden sonra tangoya iki önemli enstrüman daha girer, piyano ve bandoneon. Bu enstrümanların da eklenmesiyle Tango orkestralarının ana temeli oturmuş olur. Keman, piyano, gitar ve bandoneon şeklinde topluluklardan sonra kontrbasın da eklenmesiyle tangonun tipik orkestrası oluşmaya başlar bu orkestralar sadece tango milonga ve Arjantin valsleri çalarlar. Yıllar içerisinde trombon, trompet, klarnet gibi enstrümanlar da çeşitli besteciler tarafından denense de tango orkestraları içinde kalıcı olmayı başaramamıştır.
1 Piyano, 2 keman ve 2 bandoneon ve 1 kontrabas şeklinde olan orkestraya Sexteto Tipica adı verilmektedir.
İleri zamanlarda 3 bandoneon 1 piyano, 1 kontrbas ve ufak bir yaylı grubundan oluşan Orquesta Tipica ve içinde birden fazla keman ve daha fazla bandoneon bulununan orkestralara ise büyük tipik orkestra yani Grande Tipica denmektedir.
Bandoneon isimli akordeon benzeri bir enstrüman çalan müzisyenlerin eşlik ettiği bu dans 1870’lerde hala çoğunlukla sokaklarda yapılmaktaydı. Eserler henüz kağıda dökülmediğinden müzisyenler eserleri kulaktan çalmaktaydı. Bu yeni kültürel oluşum içinde Tango müziği bir yandan oluşmaya başlarken dans da bir o kadar oluşumuna devam etmişti. Danstaki figürler kenar mahalle insanlarının hayatlarını yansıtmakta, onların hayata isyan edişlerini düş kırıklıklarını göstermekteydi.
Tango tarihiyle ilgilenenler tango tarihini çeşitli bölümlere ayırmışlardır. tangonun eski dönem, geçiş dönemi ve yeni dönem olarak adlandırılan bölümlerine değineceğiz.
Eski dönem olarak adlandırılan 1880-1917 yılları arası, tangonun gelişmeye başladığı dönemdir. 1880’lerde birden fazla müzisyen, çeşitli enstrümanlar çalarak küçük orkestralar oluşturmuşlar ve ilk orkestralar böylece kurulmuştur.
1895’te tango, “Tango Crillo” diye adlandırılmaya başlanır Bu dönemde tangolar sözsüzdür. Ancak bazılarına daha sonradan söz yazılmıştır. 1912’lerde Ajantin’de alt sınıfa seçilme hakkı verilmesiyle, bu sınıfın kültürel özellikleri daha üst sınıflar tarafından tanınmaya başlanmıştır. Böylelikle Tango ilk defa halk arasına karışmıştır.
1913’lerde Avrupa’ya ve öncelikle Paris’e geçen tango, Fransız sosyetesinde beğeni kazanmıştır. Almanya, İngiltere ve Belçika’da önceleri yasaklanmış, daha sonra Papa X. Pio’nun önünde yapılan bir dans gösterisinden sonra bu yasaklar kalkmıştır. Bu sıralarda Avrupa’da yayılan tango, küçük ruh ve kalıp değişikliklerine uğramaya başlamıştır. Tango’nun hüzünlü hali, yumuşak ve duygusal yapısı olan bir hale dönüşmeye başlamıştır. Bu dönemin yaratıcıları olarak; Rosendo Cayetano Mendizabal (1868-1913), Angel Gregorio Viloldo (1869-1919), Enrique Saborido (1876-1941), Vicente Greco (1888-1969), Roberto Firpo (1884-1969), Manuel Aroztegui (1888-1938)’yu sayabiliriz.
Tango müziğinin 1917-1925 yılları arası Geçiş Dönemi olarak adlandırılmıştır. 1917’lerde sözlü tangolar yazılmaya başlanmış ve tango biraz olsun salonlara geçmeye başlamıştır. Sözlü tangolarla birlikte tango, aynı zamanda dinlenir de olmuştur. Ve bu oluşum dinlenilen tango ve dans edilen tango şeklindeki ayrımlara neden olmuştur. Sözler yazılmaya başlansa da ritimler ve melodiler aynı kalmıştır. Bu dönemin yaratıcıları olarak Carlos Gardel (1890-1935), Agustin Bardi (1184-1941), Juan De Dios Filiberto (1885-1964), Gerardo Hernan Matgos Rodriguez (188-1948), Eduardo Arolas (1892-1924), Juan Carlos Cobian (1895-1953), Enrique Delfino (1895-1967), Anselmo Aietta (1896-1964), Edgardo Donato (1897-1963), Osvaldo Dresedo (1897)’yu sayabiliriz.
Geçiş döneminin yaratıcılarından biri olan Carlos Gardel’in doğum tarihi olan 11 Aralık tarihi Arjantin’de “Ulusal Tango Günü” olarak kutlanmaya başlandıktan sonra, tüm Dünya’da “Dünya Tango Günü” olarak kabul görmüştür.
1925-1948 yılları arası Tango’da Yeni Dönem olarak adlandırılmış ve Tango tarihinde 1925’lerde köklü değişimler başlamıştır. Artık halk tangoyu sever ve danseder hale gelirken Büyük orkestralar, solistler ile gösteriler yapılmaya başlanmıştır. Tango için şiirler yazılmaya başlanmış ve tangoda müzik, dans ve şiir gibi üç boyut ortaya çıkmıştır. Odeon Victor Columbia gibi plak şirketleri tango plakları çıkarmaya başlamıştır. Bu dönemin yaratıcıları olarak Julia De Caro (1899), Pedro Maffia (1899-1967), Juan D Arienzo (1900-1976), Enrique Santos Discepolo (1901-1951), Pedro Laurenz (1902-1992), Sebastian Piana (1903), Carlos Marcucci (1903), Carlos Di Sarli (1903-1960), Ciriaco Ortiz (1904), 0svaldo Pugliese (1905), Lucio Demare (1910-1974), Alfredo Gobbi (oğul) (1912-1965), Anibal Troilo (1914-1975), Jose Basso(1919)’yu sayabiliriz.
1948-1955 yılları arası Tango’da Üçüncü Dönem olarak adlandırılmıştır. 1948’lerde tangonun avangard örnekleri ortaya cıkmaya başlarken Tango ritm ve ruh kazanmaya başlamış; romantik, yumuşak bir havaya bürünmüştür. 1950’lerde çeşitli nedenlerden ötürü tekrar bir düşüş yaşanmış ve rock’n roll fırtınası yüzünden eşli danslar alçalışa geçmiştir. Bu dönemde Arjantin diktatörler tarafından yönetildiği için dans etmek de yasaklanmış ama daha sonra özgürlüklerin gelmesiyle tango da tekrar yükselişe geçmeye başlamıştır. Bu dönemi 1940’lar kuşagı ve Astor Piazzola gibi alt dönemlere bölebiliriz. 1940’lar kuşağını oluşturanlar Argentino Galvan (1913), Enrique Mario Francini (1916), Horacio Salgan (1916), Domingo Federico (1916), Hector Stamponi (1916), Armando Pontier (1917), Osmar Maderna (1918-1951), Mariano Mores (1922), Edurdo Rovira (1925), Roberto Pansera (1932) ve Astor Piazzola (1921-1992)’dır.
Astor Piazzola tangoya yepyeni bir yön vermiştir. Tango müziğinde yeni tango diyebileceğimiz bir dönemi başlatmıştır. Geleneksel tango, sosyal ve müzikal bir gelişime uğramaya başlamıştır. Artık tango dans edilebilir olmasının yanında zevkle dinlenilebilen müziklere, orkestralara sahip olmuştur.
TÜRKİYE’DE TANGONUN GELİŞİMİ
Tango Türkiye’ye 1930’larda cumhuriyetle birlikte gelmiştir. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Türkiye’deki batılılaşma değişimlerinin bir parçası olarak ülkemize girmiştir. Arjantin’de erotik Avrupa’da daha romantik olan tango ülkemizde dansından daha çok müziği ile halkla etkileşimde bulunmuştur. Yazılan ilk Türkçe tangolar birer aşk şiiri niteliğindedir.Bu müziklerle yapılan ilk tango dansları ise masumane karşılıklı tutuşmalardan öteye geçmeyen birkaç hareketi kapsamaktaydı. Cumhuriyetin ilk zamanlarında İstanbul ve Ankara da yabancı müzisyenler tarafından çalınan Avrupa tangosu bazı balolarda görülmekteydi. İlk Türkçe tangolar hep sözlüydü nerdeyse hiç enstrümantal tangomuz yok denebilir.
Türkiye’de ilk çalınan tangolar Avrupa tangosudur. Daha sonraları 1938’lerin sonlarına doğru Eduardo Bianco orkestrası’nın ülkemizde verdiği konserlerle Arjantin tangosu yaşatılmaya başlanmıştır. İstanbul Park Otel Orkestrası ve onun bandoneonisti Tapia Colman’ın Türkiye’de Arjantin tangosunun sevilmesinde rolü vardır.
1940’lar 1945’lerde o dönemin üniversite gençliği Arjantin tangosunun gerçek dansını merak etmeye başlamış ve halk evlerinde gruplar kurup çalışmaya başlamışlardır ve artık Arjantin tangosu ülkemizde var olmaya başlamıştır.
Tangonun ülkemizde çok uzun süreli dans geçmişi olmamakla beraber tangoya son yıllarda artan bir şekilde sevgi ve istek bulunmaktadır.
TÜRKİYEDE TANGO SANATÇILARI VE ŞARKILARI
Türkçe tangoların hepsi sözlü tangolardır. Enstrümantal tangomuz yoktur. Halkımızın tangoyu sevmesindeki başlıca etkende bu olmuştur. Anladığımız dilde yani Türkçe tangolar halkımızın gönlünde yer etmiştir.
TÜRK BESTECİLER
Necip Celal Andel 1908-1957
1928 yılındaki Mazi adlı tangosu ilk akla gelenlerdendir. 1932 yılında Seyyan hanım tarafından plağa okunmuştur.Necip Celal’in bir çok tangosuna söz yazarı olarak Bedri Noyan imza atmıştır. Diğer tangoları özleyiş,ayrılık,suna,kimse sevgimi bilmez,yıllar,günler,bir an için,ve son üç tangosu benim şarkım, damla damla ve geçmiş zaman’dır.
Fehmi Ege 1902-1978
Viyolonist orkestra şefi ve bestecidir.300 e yakın tangosu bulunmaktadır. Ünlü tangoları sana nerden gönül verdim ,ayrılık,en son hatıran,ne kadar sevmişti gönül seni, mehtaplı bir gecede ,emelim,kirpiklerin ,çok ağladım.
Necdet Koyutürk 1921-1988
1940’ların ünlü bestecisi, orkestra şefi, söz yazarı ve düzenleyicidir. Kendi orkestrası ile radyoda tango yayınlarına katılmıştır.
En ünlü sevilen klasik olmuş tangosu papatya adlı tangosudur.Diğer tangoları dinle sevgili,rüzgar gibi geçti,şüphe, yıllar var ki,gel beklediğim yeter,gözlerine bakarken,özlediğim,unutmak istiyorum,baş başa kalınca,beyaz zambak.
DİĞER BESTECİLER
-- Ziyaettin Sarı Kartal
-- Kadri Cerrahoğlu
-- Halit Bedii Akçay
-- Nusret Rıfkı
-- Selmi Andak
-- Engin Ege
-- Erdener Koyutürk
-- Özdener Koyutürk
-- Orhan Avşar bandoneonist orkestra şefi ve düzenleyicidir. Çoçukluğunu ve ilk gençlik yıllarını Bounes Aires de geçirmiştir. İstanbul radyosunda tipik orkestra kurmuştur.
TÜRK TANGO ŞARKICILARI
Seyyan Hanım, Mahmure Hanım, Birsen Hanım, Seyide Poroy ilk tango plaklarının büyüleci sesleridir.
1970 lerden sonra ise celal ince ,Saime Sengil, Saime Kentmen, Bedriye Tüzün, Nezahat Onaner, Şecaattin Tanyerli, Yaşar Güvenir, Zehra Eren, Erol Büyükburç, Necla İz, İbrahim Solmaz, Nevzat Yalaz, Aydın Esen, Ayten Alpman, Esin Engin, Mefaret Atalay, Zeki Müren, Ayla Büyükataman, Tülin Yakarçelik, Nermin Ege gibi sanatçılar tango dünyasına emek verir.
Yakın geçmişte ise Eser Engin Noyan tango parçaları seslendirmiştir.
Tango'nun Sağlığa faydaları
İnsanoğlu doğası gereği sıkıntısını, dertlerini, mutluluğunu, aşkını anlatabileceği araçlardan biri olarak dansı seçmiştir. Buna müzik de eşlik edince dans sadece iç dünyayı anlatmak değil onu değiştirmek halini de almıştır. Sonuçta müzik aynı olsa dahi ,bir milyar kar tanesinin birbirinden farklı olması gibi, herkes kendini dansla farklı bir şekilde ifade eder..
Ruh halimizden başka dansın vücudumuz üstünde de tahmin ettiğimizden çok daha fazla etkisi var. Dansın demans (bunama) hastalarında eskiye dayalı bilgileri hatırlamayı ve duruma uygun davranışlar sergilemelerini kolaylaştırdığı; psikoz, nörotik bozukluklar, kalp damar hastalıkları, romatizmal hastalıklar, psikolojik ve fizyolojik pek çok hastalıkta iyileştirici etkisi olduğu kanıtlanmıştır. Ayrıca psikiyatrik hastaların iletişim kabiliyetini belirgin şekilde geliştirdiği de gösterilmiştir.
Dansın en güzel örneklerinden olan tango bütün bunlara ek olarak fiziksel ve ruhsal olarak insanı çok destekler. Ancak tangonun yararları sıradan bir egzersizden çok daha fazla. Örneğin: Tango ve egzersiz, Parkinson hastalarında pek çok açıdan iyileşme gösterirken, sadece tango hastaların dengelerinin iyileşmesini sağlamış. Ayrıca ilginçtir, hastalar normalde yapamadıkları hareketlerin bir kısmını tango sırasında yapabilmişler.
Peki dans veya daha kesin olmak gerekirse TANGO bütün bunları nasıl yapıyor?
Gösterilmiştir ki başka bir insana temas ettiğimizde beynimiz oksitosin adında bir hormonu (nam-ı diğer “aşk hormonu”nu) kana salgılar. Yalnız etkileri “aşk” ile sınırlı kalmaz bu oksitosinin. Büyümeyi, iyileşmeyi, hücrelerin yenilenmesini hızlandırırken15 ağrıya duyarlılığı, kan basıncını ve dolayısıyla kalp damar hastalıkların ve anksiyeteyi azaltır, sakin ve dingin olmamızı sağlar. Başka bir deyişle hem bedeni hem de ruhu iyileştirir11. Tabi bu hormonun salgılanması sadece temas ile de olmaz: hoş ses ve ışık, sosyal ortamlarda etkileşim, pozitif ortam da bu hormonun salgılanmasını sağlar. Şimdi bir düşünelim günlük hayatımızda başka nerede başkalarına temas etme fırsatı bulabiliyoruz milonga geceleri kadar, üstelik hoş müzik, sosyal ve pozitif çevre ortamında. Zaten ilginçtir, tango isminin köken olarak latincedeki “tangere” yani “dokunmak” sözünden geldiği düşünülmektedir.
Tangonun yararları sadece oksitosin ile de kalmaz. Müzik eşliğinde ritme uygun yapılan hareketlerin ,müziksiz yapılanlara göre beynimiz açısından daha az enerji gerektirdiği, daha kolay olduğu gösterilmiştir. Bu Parkinson hastalarının herhangi bir egzersize göre tangoyu daha rahat yapmalarını da açıklıyor olsa gerek.
Bunlara ek olarak daha genç kalmanızı ve daha uzun yaşamanızı da sağlar tango. Şöyle ki:
DNA’yı az çok duymuşsunuzdur: Ne kadar önemli olduğu anlatılır durulur. DNA gözle görülemeyecek kadar ince ve birbirine yapışık iki iplik gibidir ve vücudumuzdaki her hücrede DNA vardır. Hücrelerimiz her bölündüğünde bu iplikler uçlardan kısalır. Öyle ki yaşlılığımızı asıl belirleyen DNA’nın uçlarından ne kadar kısaldığıdır. Üstelik DNA kısaldıkça damarlardaki yaşlanan hücrelerden dolayı kalp hastalıkları da ortaya çıkacaktır. Basit değişle hücrelerinizin sağlam ve doğal olarak vücudunuzun genç kalmasını istiyorsanız DNA’larınızın uçlarını bol tutacaksınız. Nasıl yapılacağına gelince: Daha az stres ve daha çok fizik aktivite ile. Bunu danstan daha iyi sağlayacak bir aktivite de yoktur. Tangonun fiziksel, ruhsal ve sosyal sağlığımız üstündeki yararları sadece bunlarla açıklanamayacak kadar karmaşıktır aslında. Gün geçtikçe daha fazla hastalıkta tedavi veya tedaviye destek olarak yapılmaktadır. Ve sadece doğamızı değil benliğimizi de daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktadır. Araştırma: Toğrul Mestanzade
KAYNAKLAR
1. Hackney ME, Kantorovich S, Levin R, Earhart GM 2007 Effects of tango on functional mobility in Parkinson's disease: a preliminary study. J Neurol Phys Ther.
2. Schmitt B, Frölich L. 2007 Creative therapy options for patients with dementia--a systematic review. Fortschr Neurol Psychiatr.
3. Ståhle A. 2004 Life-long regular physical exercise is crucial in coronary disease Lakartidningen.
4. Pratt RR. 2004 Art, dance, and music therapy. Phys Med Rehabil Clin N Am.
5. Bird HA. 2004 Rheumatological aspects of dance. J Rheumatol.
6. Ziarko B, Twardowska M. 2002 Dance therapy in the treatment of psychiatric and somatic disorders. Wiad Lek.
7. Dyer FC. 2002 The biology of the dance language. Annu Rev Entomol.
8. Kreutz G. 2008 Does partnered dance promote health? The case of tango Argentino. J R Soc Health.
9. Heber, L. (1993). Dance movement: A therapeutic program for psychiatric clients. Perspectives in Psychiatric Care, 29(2), 22–29.
10. Ravelin T, Kylmä J, Korhonen T. 2006 Dance in mental health nursing: a hybrid concept analysis. Issues Ment Health Nurs.
11. Uvnas-Moberg K, Petersson M. 2005 Oxytocin, a mediator of anti-stress, well-being, social interaction, growth and healing Z Psychosom Med Psychother.
12. Bozcaada kadın giyim sitesi ve Bozcaada hediyelik eşya
13. Light KC, Grewen KM, Amico JA. More frequent partner hugs and higher oxytocin levels are linked to lower blood pressure and heart rate in premenopausal women.
14. http://tr.wikipedia.org/wiki/Tango_(dans)
15. Uvnäs-Moberg K. 1998 Oxytocin may mediate the benefits of positive social interaction and emotions. Psychoneuroendocrinology.
16. Uvnäs-Moberg K. 1997 Oxytocin linked antistress effects--the relaxation and growth response. Acta Physiol Scand Suppl.
17. Repp BH. 2005 Sensorimotor synchronization: a review of the tapping literature. Psychon Bull Rev.
18. Kimura M, Hjelmborg JV, Gardner JP, Bathum L, Brimacombe M, Lu X, Christiansen L, Vaupel JW, Aviv A, Christensen K. 2008 Telomere length and mortality: a study of leukocytes in elderly Danish twins.
19. Bakaysa SL, Mucci LA, Slagboom PE, Boomsma DI, McClearn GE, Johansson B, Pedersen NL. 2007 Telomere length predicts survival independent of genetic influences. Aging Cell.
20. Jeanclos E, Schork NJ, Kyvik KO, Kimura M, Skurnick JH, Aviv A. 2000 Telomere length inversely correlates with pulse pressure and is highly familial. Hypertension.
21. Gilley D, Herbert BS, Huda N, Tanaka H, Reed T. 2008 Factors impacting human telomere homeostasis and age-related disease. Mech Ageing Dev.
Buradan devam edin
Bir Gezginin Gözünden
Arjantin ve Tango (Haz: Öykü Araslı)
Sene 2013’tü Arjantin’e gittim. Ama doyamadım, bir yanım hala orada kaldı. O yüzden sizlerle hem kendi tecrübelerimi paylaşmak, hem de Arjantin’de gidilebilecek yerler ve kalınabilecek yerler üzerine biraz bilgi vermek istiyorum.
Öncelikle Arjantin’e gittiğinizde ilk yapacağınız şey para bozdurmak için doğru yeri bulmak. Çünkü Arjantin’de bu işler biraz farklı yürüyor. Bankada bozdurduğunuz kurla özel olarak dışarda bozdurduğunuz para ciddi farklı oluyor. O yüzden öncelikli tavsiyem orda yaşayan ya da bilen birisine danışarak iyi bir yer bulun ve Arjantin pesonuzu oradan alın.
Konaklama için çok güzel siteler var. “Tripadviser, Airbnb” gibi siteleri kullanabilirsiniz. Benim favori sitem “www.airbnb.com”. İçime sinen ve milongalara yakın bir evi seçtim ve bir arkadaşımla paylaşarak orada kaldım. Özellikle Palermo bölgesine yakın olmasını öneririm. Çünkü La Viruta ya da Salon Canning gibi ünlü ve gidilmesi gereken milongalara yakın bir yer orası.
Bana Arjantin’in dans açısından ne farkı var diye soracak olursanız size birkaç şey söylemek isterim. Gerçekten müziği dinleyerek dans ediyorlar ki, bu çok önemli! Türkiye’de ne yazık ki hareketi yapabilmek, müziğin ritminin önüne geçiyor. Orada temizliğe gelen kadın bile Rock’n’roll yaparak bir yandan ritim tutup bir yandan temizliğe yardımcı olabiliyor. Müzik onların ruhlarına işlemiş bence. Bu da dans açısından önemli bir fark yaratıyor. Orada dans ederken çok büyük, çok gösterişli hareketlerle dans edilmedi. Ama sadece yürüyüşü bile müzikle öyle bir yedirerek benimle dans ettiler ki, işte en çok bundan etkilendim. Basit hareketler bir anda çok keyifli çok güzel, çok senkronlu ve çok büyük hareketlere dönüştü. Arjantin’e tango için gitmiş olmanın bana verdiği en büyük katkısı bu bilinç oldu.
Ben özellikle Dünya Tango Şampiyonası’na denk getirmiştim Arjantin’e gitme tarihimi. Böylelikle yarışmaya gelenlerle de dans etmiş, inanılmaz keyif almıştım. Aklınızda sadece tango varsa o zaman gideceğiniz tarihi, yarışma zamanına denk getirmenizi öneririm. O ortamı canlı izlemek ve orada bulunmak bambaşka bir keyif veriyor.
O halde sırada gidilmesi gereken bazı milongaları paylaşayım.
Salon Canning
Milonga Parakultural, Salon Canning
Scalabrini Ortiz 1331, Palermo Soho
Tel: 15-5738-3850
Özellikle rezervasyonunuz yoksa ve iyi bir masa istiyorsanız 11’i geçirmemenizi tavsiye ederim. Onun dışında çok tatlı ve güzel bir ortamı vardır. Farklı yaş aralıklarından ve farklı seviyede bir çok tangocuyla dans edebilirsiniz. Neredeyse her gece bir gösteri veya canlı müzik vardır. Gösteriler saat 2 civarı olur. Yaklaşık 15 senedir olan bir yer ve birçok tango severin milonga için tercih ettikleri bir yerdir.
La Viruta
Armenia 1366, Buenos Aires
Tel: 4774-6357
La Viruta, tangonun “after party” yeri gibidir. Asıl milongalara gidilir ve dans etmeye ve eğlenmeye devam etmek için buraya gelinir. Genelde saat 2 civarı gitmenizi tavsiye ederim. Saat 03.00, 03.30 gibi oldukça kalabalık olur ve çok keyifli zaman geçirebilirsiniz. Oradayken neredeyse her gün gitmiştim bu mekana.
Cachirulo
Avenida Entre Ríos 1056, Buenos Aires
Tel: 15-4577-0434
Buraya yaklaşık 22.00 ile 23.00 civarı gitmenizi tavsiye ederim. Burası geleneksel milonga tarzında bir yerdir. Daha çok pista, salon tangosu yapılır. Cabeceo ile dansa kaldırılır. Keyifli, güzel bir mekandır.
Maldita Milonga
Perú 571, San Telmo
Tel: 15-2189-7747
Burası için rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim. Orkestra saat 23.00 civarı başlıyor. “Orchestra Tipica El Afronte” neredeyse her gün çalar. İzlemesi de, dinlemesi de çok keyiflidir.
La Catedral
Sarmiento 4006 (casi esquina Medrano) Buenos Aires
Tel: 15-5325-1630
Rahat ve sakin bir yer La Catedral. Rahat ve günlük kıyafet giyilebilen, turistler için de uygun bir milonga. Başlangıç seviye dersleri saat 18.00’da olur. Mükemmel dans etmeyi beklemeyeceğiniz fakat özellikle başlangıç seviyeyseniz çok rahat edebileceğiniz, sıcak ve samimi bir yer burası.
Confitería Ideal
Suipacha 384, Buenos Aires
Tel: 4328-7750/4328-0474
Buenos Aires’in göbeğinde 1912’den beri politikacıların ve ünlülerin gitmiş oldukları aslında pastane olan bir mekan burası. Atmosferi nedeniyle görülmeye değer derim ben. Saat 03.00 civarı gitmek daha iyi olur.
La Milonga del Indio
Plaza Dorrego, San Telmo
Burası açık hava milongasının yapıldığı bir yer. San Telmo’nun göbeğinde yapılır. Her Pazar yağmur olmadığı müddetçe yapılır. Rahat kıyafetlerle gidip, açık havada keyif alarak dans edebilirsiniz. Elbette etrafta fotoğraf çeken turistler de olacaktır.
Gösteri izlemek istiyorsanız;
Elbette bir de yemeğinizi yiyip, şarabınızı yudumlarken izleyebileceğiniz çok güzel tango gösterileri yapan yerler de var. Bunlardan bazıları; Esquina Carlos Gardel (3200, Abasto), Café de los Angelitos (Av. Rivadavia 2100 (esq. Rincón)) , Rojo Tango, (Martha Salotti 445, C1107CMC Capital Federal, Arjantin), Esquina Homero Manzi(Av. San Juan 3601, C1233ABG Ciudad Autónoma de Buenos Aires,)
Peki ya gidilebilecek tangoyla dolu mekanlar…
La Boca’ya mutlaka gidin derim. Hatta orayı görmeden oradan dönmeyin! Renkleri, evleri ve ortamıyla gerçekten çok keyifli bir yer. Eh bir de Carlos Gardel’in müzesi var. Müzelerden bahsetmişken turist olarak birkaç yer önereyim sizlere. Evita Müzesi’ne, Caminito Müzesi’ne, Recoleta Mezarlığı’na, Teatro Colon’a ,San Telmo’ya gidin. Hükümet binalarını, tarihi mekanlarını gezin, Obelisk’i görün. Ayrıca vaktiniz varsa ve biraz da çevrede değişik bir şeyler yapmak istiyorum diyorsanız Iguazu Şelaleri’ne gitmenizi tavsiye ederim.
Yazımı bitirirken yemekle ilgili söylemeden geçemeyeceğim bir haberim var. Vejeteryanlar ve veganlar bana kızmasın ama şahane etleri var. Porsiyonları büyük ve etleri gerçekten çok lezzetli.
Umarım Buenos Aires’e dair birkaç soru işaretini giderebilmişimdir.